Cezayir’de gizli ordu eliyle şehit edilen, Fransa Sosyalist Partisi’nin sadık aydınlarından ve bilim adamı Albert Meilleur şöyle der: "Yahudiler İslam toplumunda öylesine huzur içinde ve imkanlardan yararlanarak yaşıyordu ki 14 asır boyunca asla Filistin’e dönme ve bir ülkede toplanma fikrine kapılmadılar. Hatta bu dağınıklık halini ekonomik açıdan daha yararlı buluyorlardı. Çünkü İslam’ın toplum ve ekonomisinin kalbinde kendilerine özgürce alan bulabiliyorlar; hukuk, gelenek ve dinleri de İslam’ın tavsiyeleri doğrultusunda saygın kabul ediliyordu. Aşağılamalar, işkenceler, Yahudilere yönelik cinayetler, Yahudilerin yakılması, Yahudilerin katledildiği fırınlar ve kilisenin Yahudilik karşıtı fetvalarıyla onları birlik olmaya, kendilerine bir düzen kurmaya, kendilerini korumak için çare düşünmeye ve Avrupa’nın her yanında yaşadıkları bütün bu cinayetler, katliamlar ve hakaretlerden kurtulmaya zorlayan Hıristiyanlık ve Batı dünyası oldu." Buraya kadar doğru, mantıklı ve insani. Fakat yüzyıllarca Yahudilerin sığınağı ve müşfik ev sahibi olan İslam dünyası, neden Batı’nın işlediği cinayetlerin kefaretini bir milletin yersiz yurtsuz bırakılmasıyla ödemektedir?