Karadeniz`den Batum`a çalışmaya giden ama oradan tutuklanarak Sibirya`ya sürülen, aileleri parçalanan Türklerin hikayesi…
Gerçek bir hikayeden yola çıkan Ali İmamoğlu, bilmediğimiz, duymadığımız dramatik sürgünlerin hikayesi belge-roman haline getirdi.
Mor Çığlık - Tevhide İmamoğlu ve Mehmet İmamoğlu’nun hikayesi
Yandan çarklı Çehov gemisi Tomsk nehrinin soğuk sularında beyaz köpükler bırakarak, içine tıkış tıkış doldurulmuş sürgünzedelerle birlikte ilerliyordu. Üst güvertede, deri ceketli, kuzu derisinden papahı olan beyaz saçlı adam alt güvertede, iki oğlunu bağdaş kurduğu ayaklarına oturtmuş, kucağındaki ishal olmuş bebeğinin altını temizlemeye bezi kalmayışının çaresizliği ile bocalayarak ağlayan kadına daha fazla seyirci kalmayıp oturduğu yerden kalkarak aşağıya, kadının yanına gitti.
- Hayde gel benlan... dedi
Geminin iç kısmındaki sıcak su fıçısının yanına gittiler. Tevhide bebeğinin belden aşağısını adamın yardımıyla yıkadı.
Adam:
- Sana bir iyi bir de kötü haberim var!
-...?
- İyi haber: Henüz ölmedik. Kötü Haber: Hala yaşıyoruz..!
-...?