Tükendi
Stok AlarmıSoykırım en acımasız şiddet eylemlerinden birisi olarak nadir örneklerde karşımıza çıkmaktadır. Eylemlerin gerçekleştiği yerler tarih boyunca şiddetle özdeş biçimde hafızalarda yer almaktadır. Soykırım moderniteyle iç içe olan bir şiddet türüdür ve modern kategorizasyonlar ve kategorik algılar, modern devlet, modern devletin ideolojik ve bürokratik aygıtları, devletin yaptırım gücü, gözetim ve biyoiktidar gibi sosyopolitik süreçler ve yapılar var olduğu takdirde bu şiddet türünün ortaya çıkma olasığı doğmaktadır. Çalışmada soykırımın bir kelime, kavram ve algı olarak ortaya çıkışı, uluslararası hukuktaki yeri ve modern nitelikleri incelenmiştir. Soykırımın modern niteliği itibariyle, Ruanda gibi “geri kalmış” ve modern devlet özellikleri taşımadığı düşünülen bir Afrika ülkesinde nasıl gerçekleşmiş olduğu sorusu sorulmuştur.
Sorunun cevabı ise Ruanda’nın farklı toplumsal, tarihsel ve siyasi özellikleriyle, modern devlet niteliklerinin kırılarak ve farklılaşarak yerleştiği bir mekan olduğu düşünüldüğünde bulunabilmektedir. Literatürdeki geleneksel anlamıyla modern devlet olmasa da şiddet tekelini elinde bulundurma, yaptırım ve itaati sağlama gücü, gözetleme, ırk kategorizasyonuyla halkı kayıt altına alma, söylem oluşturabilme ve biyoiktidar yöntemleri bakımından soykırıma zemin hazırlayan toplumsal alt yapılar ve sosyopolitik süreçler Ruanda’da mevcuttur. İtaate büyük önem veren kültürel yapı, ülke topoğrafyasının kolaylaştırdığı hiyerarşik gözetim yöntemleri, gündelik hayata güçlü biçimde nüfuz edebilen bir yönetim Ruanda’da var olan ancak Afrika’da rastlanmayan özelliklerdendir. Tüm bu nitelikler 1994 yılında ülkedeki ekonomik ve siyasi krizle birleştiğinde soykırım gerçekleşmiştir.
Bu süreçler ve süreçlerin modern devlet nitelikleriyle ve biyoiktidarla olan ilişkileri çalışmada detaylarıyla aktarılmıştır. Eser, soykırımı hem teorik düzeyde hem Ruanda örneğinde daha iyi kavrayabilmek için okunması gereken farklı bir çalışma niteliğindedir.