*Mitler, bizi zevke ve aydınlanmaya götürebilecek olan en derin ruhani potansiyelimizin ipuçlarını verirler.*
- Joseph Campbell
Dünyayı mitolojik kahramanların hikayeleriyle tanımanın verdiği mutluluk ve zenginlik bambaşkadır. İnsanlığın, varoluşundan bu yana, nesilden nesile aktarılarak günümüze ulaşan, hiç eskimeyen bu hikayeler bizlere bir yandan mitolojik kahramanların güçlü ve zayıf yanlarını, karakterlerini ve belli başlı özelliklerini anlatırken; bir yandan da doğa olayları, ölümlülük, sonsuzluk, uzay, astroloji ve insanın tüm bunlarla olan bağı gibi insanoğlunun süregelen yanıtsız sorularına işaret ederler. Bu yüzden ben de Joseph Campbell’e katılıyorum: *Mitoloji, bize geçmişimizi hatırlatıp zevk verdiğinden ve aydınlatıp geleceğimizle ilgili bazı uyarılarda bulunup, ip uçları verdiğinden dolayıdır ki herkesin ilgi odağı olmuştur.* Bu yüzden tıpkı hiç eskimeyen masallar gibi mitler de güncelliğini koruyor. Onlar hala felsefecilerin, tarihçilerin, sosyologların, sinemacıların, terapistlerin, psikologların, öğretmenlerin, çocukların kısacası her yaştan her kesimden insanların ilgisini çekmeye devam ediyor. Çünkü herkes içten içe, bu hikayelerde kendisi için bir şeyler olduğunu biliyor. Hele de Yunan Mitolojisi kahramanları dünyaca şöhret olmuş isimlerden bile daha ünlüdür.
Hemen hepimiz Olimpos dağında yaşayan bu gizemli tanrı ve tanrıçaların doğalarını, belirgin özelliklerini ve yaşam biçimlerine ait öyküleri merakla okumuş ya da bize anlatılanları dinlerken hayallere dalmışızdır. Öyle ki, her biri zihnimize kazınmıştır. Günlük hayatta ve edebiyatta da onların hikayelerinden simgeler kullanırız; hatta belli özelliklerden bahsederken onlardan örnekler veririz. Herkül gibi güçlü, Afrodit gibi güzel ya da Medusa gibi lanetli deriz; Eros’un oku beni de vurdu deriz; Pandora’nın kutusu açıldı deriz...
Dahası da var: Zamanın tanrısı Kronos kronemetrenin isim babasıdır; sağlığın ve temizliğin tanrıçası Haygeniya ise hijyenin isim annesidir. Örnekleri çoğaltmak mümkün: Fobos fobilerin; Fantasos fantastik düşlerin, Uyku tanrısı Hipnos hipnozun, Gaya Dünya anamızın, uyum tanrıçası Harmonia harmoninin, aniden insanların karşısına çıkıp görüntüsüyle insanları korkuttan, yarı keçi yarı insan olan Pan ise paniğin… Her şeyin başı olan Kaos, kaosun…
Bu kahramanlar, bazen okuduğumuz bir kitabın sayfalarında, bazen seyrettiğimiz bir filmde ya da tiyatroda karşımıza çıkarlar. Bazen de bir şiirin mısralarından bizi selamlayıp şaşırtırlar.
Her birinin öyküleri, tıpkı masallar gibi öğretici ve eğitici hikayelerle doludur. Hikayeler sanki bu dünyada yaşamayan, insan dahi olmayan başka varlıkların başına gelmiş gibi aktarılmışlardır. Bu yüzden onların sonlarının nasıl olduğu ile kimse ilgilenmemiştir. Onlar zaten sonsuz varlık olarak, sonsuza kadar her ne iseler o olmaya devam ederler. Her biri belirgin yetenek ve donanımlara sahip olan bu mitolojik kahramanlara baktığımızda, tıpkı masallardaki gibi, iyiyi ve kötüyü temsil edecek şekilde ve sahip oldukları güçlerinin dengesine göre gruplandıklandıklarını görürüz. Kimi gücünü ve yeteneğini kendinin ve insanların iyiliğine kullanmayı tercih etmiştir; kimi de egosuyla hareket ederek sadece kendisini düşünmüş ve insanların başına ne geldiğini hiç umursamamıştır. İsimleri farklı da olsa bu kahramanlar; dinler, kültürler ve coğrafyalardan bağımsız bir şekilde, dünyanın her yerinde süper güçleriyle karşımıza çıkarlar.
Onlara güç veren bu özellikler, aslında her birimizin içinde vardır. İstediğimizde, her birimiz, haber iletmede en az Nike kadar hızlı, zalimlikte Kikloplar kadar korkunç ya da inandıklarımız uğruna düzene karşı gelmede Prometheus kadar gözü kara olabiliriz… Her zaman olduğu gibi burada da soru şudur: Peki biz yeteneklerle ne yapacağız? Apollo gibi sezgilerimize güvenip, iç sesimizle hareket edip ışık mı saçacağız, yoksa Hades gibi karanlık güçlerimizi kullanmayı mı tercih edeceğiz? Afrodit gibi kendi güzelliğimizden emin mi olacağız ? Yoksa Hera gibi kıskanç mı olacağız?
Kısaca, bize doğuştan bahşedilen tüm bu yetenekleri hem kendimizin hem de başkalarının iyiliği ve dünyanın daha güzel bir yer olması için mi kullanacağız? Yoksa sadece kendimizi düşünerek gerisini umursamayacak mıyız? İşte bu karakterler aracılığıyla bizlere gösterilen, işaret edilen konu budur. Aslında onların temsil ettiği karakterler ve hikayeleri, bizim gerçekte karşılaştığımız ya da ilişki içinde olduğumuz kişilerle, kendimizin içinde olduğu duygu ve düşünce durumlarıyla da bire bir bağlantılıdır.
Şimdi, gelin bu kahramanlar kimlermiş, nasıl özellikleri varmış, gerçekte bize ne ifade ederlemiş tüm bunları keşfe çıkalım. Onlarla kendi aramızdaki bağı keşfedelim. Onları biraz daha yakından tanıyalım. Onların dünyasına girelim ve bizlere verdikleri mesajlara hep birlikte bakalım. Bir yandan oynarken bir yandan da her birinin simgelediği belirgin özellikleri kendi içimizde arayıp, bulalım ve bu varlıklarının bizler için ifade ettiği anlamlar üzerine bir kez daha düşünelim. Hem oynayalım, hem öğrenelim, hem de eğlenelim.
Hepinizin hayatının bir oyun şenliğinde ve çoşkusunda olması dileğiyle...