Tükendi
Stok AlarmıI. Dünya Savaşı devam ederken 1916 yılında İngiltere ve Fransa’nın aralarında yaptıkları Sykes-Picot gizli paylaşım antlaşmasının hedefi Orta Doğu’nun paylaşılmasıydı. Bu antlaşmaya göre Kilikya, Suriye, Musul, Filistin ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Fransa’ya; Hayfa ve Akka Limanları ile Irak ise İngiltere’ye bırakılmıştır. İngiltere ve Fransa, Osmanlı Devleti ile 30 Ekim 1918 tarihinde imzaladıkları Mondros Mütarekesi ile bu gizli antlaşmayı yürürlüğe koyma fırsatını bulmuşlardı. İtilaf Devletleri özellikle Mondros Mütarekesi’nin 7. maddesini bahane ederek, hızla işgalleri uygulamaya koydular. Mustafa Kemal Paşa, Güney bölgesinde yaşanan işgal faaliyetlerini yakından takip ederek bölge halkını uyarmış ve işgalcilere karşı bölge halkının bütün kuvvetleri ile karşı koyacağını Harbiye Nezaretine bildirmiştir. Bölgenin savunulması ile de yakından ilgilenen Mustafa Kemal Paşa, Adana, Tarsus ve Mersin bölgesinde teşkilatlanmayı sağlamak için “Kozanoğlu Doğan Bey” takma adı ile Topçu Binbaşı Kemal’i, yardımcı olarakta “Aydınoğlu Tufan Bey” takma adıyla Piyade Yüzbaşısı Osman Nuri’yi bölgeye görevlendirmiştir. Maraş ve Antep’e Kuvȃ-yı Milliye teşkilatlanması için Yüzbaşı Salim (Yörük Selim) Bey ve Üsteğmen Asaf (Kılıç Ali) Bey, Urfa’ya ise Jandarma Yüzbaşı Ali Saip (Ursavaş) Bey gönderilmişti.
Anadolu’nun diğer kesimlerinde olduğu gibi Adana, Antep, Maraş ve Urfa’nın düşmana karşı savunulmasında bölgenin kadınları ve çocukları, erkeklerle birlikte bilfiil ölümü göze alarak millȋ bir şuur ile cephede savaşarak her biri birer destan yazmışlardı. Kadınlar gerektiğinde evlerini yakarak, yıkarak ve dehlizler yaparak düşmana önemli zayiatlar verdirilmesine de zemin hazırlamışlardır. Kadınlar Anadolu’nun kurtuluşu için seferber olmuşlar ve gözyaşı dökerek her türlü fedakârlığı yapmışlardı. Mustafa Kemal Paşa, 21 Mart 1923 tarihinde Hilal-i Ahmer Kadınlar Şubesi’nin tertip ettiği çay ziyafetinde, Konya kadınlarına hitaben yaptığı konuşmasında Türk kadınının bu fedakârlığını özetle şu sözleriyle dile getirmiştir;
“…Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde, Anadolu köylü kadınının fevkinde kadın mesaisi zikretmek imkânı yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını ‘Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi halâsa (kurtuluşa) ve zafere götürmekte Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi halâsa ve zafere götürmekte Anadolu Kadını kadar himmet gösterdim’ diyemez.”
Kanaatimize göre kadın ve çocuklar, bu mücadelede cephe gerisindeki hizmetleri de gözönüne alındığında, erkeklerin bir adım önünde oldukları bile söylenebilir. Güney Cephesinde; Tayyar Rahime, Kılavuz Hatice, Melek Hatun, Adile Hanım (Tarsuslu Kara Fatma), Hatice Teyze (Hatice Okumuş), Senem Ayşe, Merzuka Hanım (Selcan/Selcanoğlu), Hürü Ana, Yirik Fatma, Çello’nun kızı Emine, Köşker Happası, Fettane Behiyesi/Fatma Aney ve Güllüzâde Abdi’nin kızı olan Kız Fatma, burada isimlerini zikredebildiğimiz kadın kahramanlardan bazılarıdır. Yine bölgenin çocuk kahramanlarına bakıldığında ise Tarsuslu Küçük Mehmet, Çukurovalı Osman, Şehit Kamil, Mehmet Ali, Şehit İsmail, Şehit Memik, Şahap Kısakürek, Çuhadar Ali, Sait Yalçın, Etlioğlu Ahmet Duran, Şekerci Ökkeş (Ökkeş Şeker), Bozan, gerektiğinde Kuvȃ-yı Milliye önünde savaşa katılarak hayatlarını ortaya koyan yiğit vatan evladlarından sadece bazılarıdır.