Mevlana’ya göre aşk, Eflatun’da olduğu gibi ruhun zihnileşmiş olan bir yükselişi değil, fakat Nev Eflatunilerde olduğu gibi, eşya ve kesretle bütün bağlarını keserek, insanı birliğe ve bütünlüğe götüren bir istiğrak halidir... Bütün mutasavvıflard gibi Mevlana’nın da sırri tecrübesinde takip ettiği usul, beşeri ihtirasları birer birer öldürerek, yalnız ilahi ihtirası hakim kılmaktır. Çünkü, diğer ihtiraslar ona göre hudutlu olan uzviyet ve muhite bağlandıkları için ruhu bir çember içerisine alarak hürriyetten ve sukundan mahrum edeceklerdi. Bu gösteriyor ku Mevlana’nın psikolojisinde esas, tamamıyle hasbi bir hakikat araştırması değil, fakat inşirah ve sukununu kaybetmiş olan ruhlara selamet vermek ihtiyacıdır. Filhakika, Anadolu Selçukilerinin son devrinde Türk alemi siyasi noktadan az çok bu devrinde Türk alemi siyasi noktadan az çok bu vaziyette idi. ,
Cengiz istilası, Ehl-i Salipler. Anadolu’nun parçalanmaya doğru gidişi bu mistik havanın kuvvetlenmesinde bir amildi. Mevlana’yı yalnız bu içtimai tesirlerle izaha çalışmak hata olursa da, Anadolu’nun bu devirde en çok dinlenen sesi olmasını herhalde burada aramalıyız.