İnsan aklının zulmün kendisi ilan edilmesi doğrudan bugünü karşısına alan, ona yönelen bir saldırıdır. Günümüz dünyası ya da düzeni aklın düzenidir. Çünkü bugün üstünde belirleyici olan akıldır. Bu akıl fazlasıyla teknolojikleşmiştir. Akıl insan duygusunun önüne tamamıyla geçmiş böylelikle de insanın tarih boyunca yine duyguları üstünden oluşturduğu değerleri ya geriletmiş ya da ortadan kaldırmıştır. Bu yüzden dünya böylesi bir araçsal aklın dünyasıdır, böyle bir akıldır. işte Şair bunun karşısında “ey vicdanı yere tükürülmüş dünya” demekten kendini alamaz. Bunun yanı sıra Metin Cengiz baştan beri milat saymamız gereken 12 Eylül ve çok uzun süren/ sürmekte olan sonrasının gerilimli şiirini yazdı. Bu noktada unutmaya ve onun ürettiği ulusçuluğa karşı hem bireysel hem de toplumsal düzeyde geçmişi hatırlamayı/ hatırlatmayı nerdeyse görev bildi. Buysa onun şiirinin hem imgesel hem de düşlemsel düzeyde muhalif olmasını sağladı. Bu muhalifliğin hem tarihsel hem de sınıfsal bağlamda kendini gerçekleştirdiğini söylemek mümkün. Söz konusu karşılık ister istemez bir zaman sonra günümüz dünyasına bağlı olarak insanın duygu değerlerini (aşk, vicdan, adalet vs.) savunmaya dönüşürken teknolojik aklı ve onun zulmünü karşısına almakta da gecikmedi. Kitap şairin oluşturduğu bu özgünlüğü ilk kitaptan son kitaba kadar değerlendirmeye çalışırken okuru da buna dahil olmaya çağırıyor.
Halim Şafak