Tükendi
Stok AlarmıElinizdeki kitap, ahlakın temel meseleleri ve tarihsel süreçlerini ele almaktan ziyade geleneksel dünyada tek bir anlama sahip ve kendi başına var olan iyiyi ifade eden "metafiziksel iyi"nin yerini, yeni durumlar karşısında farklı insanların farklı bir iyiyi anlamasına izin veren "değer"e bırakmasına mevcut fenomenleri ve gerilimleriyle birlikte odaklanmaktadır. Geleneksel dönemde değişmez ve ebedi olarak kabul edilen ontolojik hakikat anlayışının modern dönemle birlikte epistemolojik alana kayması, ahlaki hayatı derinden etkilemiştir. Bu çerçevede İlkçağlardan itibaren tezahür eden ve "metafiziksel iyi" olarak nitelendirilen normatif ahlak anlayışı, modern dönemle birlikte özellikle Batı dünyasında özgürlük, insan doğası, öz çıkar, ilgi ve yönelim gibi saiklerle birden çok iyiyi ifade eden "değer”e dönüşmüştür. Ahlakın ağırlık merkezini değiştiren değer ile söz konusu alan, nesnellik ve zorunluluk alanı olmaktan çıkarak olumsallık ve öznellik alanı olarak inşa edilmiştir. Sabit ve nesnel gerçeklik alanı yerine, öznenin nesnenin potansiyeline yönelimi ile tanımlanan değerler, gerçeklik ya da hakikat alanından geçerlilik alanına geçişi de beraberinde getirmiştir. Normatif yapıların gücünün zayıflamasıyla özne, kutsal ya da metafiziksel bir hakikat yerine kendi yönelimleri ve tercihleri doğrultusunda değerli gördüğü hususlara yönelmiştir. Ahlaki hayatın bizim dışımızda bir ölçü ve metafiziksel konu olmaktan çıkmasıyla yerini insanın içsel mutluluğu ve kişiler arası karşılıklı mutabakata bırakmasına karşın neyin değerli olup olmadığını belirlemede henüz özneler arası bir ontolojinin oluşmaması da bireysel ve toplumsal anlamda önemli sonuçlar doğurmuştur.