Çalışmamızın temel amacı, böylesi önemli bir kentin tarihinde iz bırakmış bir kurum olan Mersin Hamidiye Kışlası’nın, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e kalan bir miras olarak nasıl bir dönüşüm yaşadığını ortaya koyabilmektir. Bu amaçla öncelikle Osmanlı tarihinde önemli bir dönüm noktası olan 2. Abdülhamit döneminde kışlanın kuruluş hikâyesi ve işleyişi ile birlikte, Cumhuriyet Dönemi’nde bu kurumun işleyişine ne şekilde devam ettiği ve yakın tarihimizde hangi mücadeleler çerçevesinde acı bir şekilde yıkıldığı da değerlendirme kapsamına alınmıştır. Özellikle yakın geçmişte bu konu ile ilgili sürdürülen mahkeme süreçleri de ayrıntılı olarak belgeleri ile birlikte çalışmamızda okuyucuya sunulmaktadır. Bu nedenle aslında temel amacımız, Mersin Hamidiye Kışlası hakkında tüm tarihsel bilgileri, incelendiği dönemin belgeleri ile birlikte aktarmak suretiyle okuyucuyu aydınlatmaktır. Uzun süreli tarihsel perspektifle incelenen bu konu, karşılaştırmalı bir yaklaşımı da ifade etmektedir. Çalışmamız zamansal olarak, kışla binasının kurulduğu dönem olan 1890’lı yıllardan, 1985’te yıkılışına kadarki ve hatta yıkıldıktan sonraki dönemi de içine alan uzun bir süreci kapsamaktadır.
Ne yazık ki bugün bu yapıdan tek bir iz bile kalmamasının yanı sıra, yapının içinde bulunduğu arazinin de istimlâk edilme tartışmaları gündemdedir. Amacımız bir yandan bu yapının Mersin tarihindeki yerini ortaya koyarken bir yandan da bu tür tarihi yapıların koruma altına alınmaları konusunda farkındalık yaratmaktır. Bu denli anlamlı bir amaca hizmet eden bu eserin literatüre kazandırılmasına ortak olmaktan dolayı mutluluk duyuyoruz.