Biri yaşlı öbürü genç iki çınar arasında kapısı olan bir meyhaneydi bu. Adı, "Merhaba". Giriş kapısının yanlarındaki iki çınarın biri küçük, öbürü büyük ve görkemli. İsimleri de "baba çınar" ve "yavru çınar". İlk gidişimde gördüm ki, içeri girenlerin hepsi sağdaki yavru çınara eliyle bir öpücük konduruyor. Ve içeri girerken hepsi boşluğa "Merhaba!" diyor. Duyulan "Merhaba!"ya içeridekiler de "Merhaba!" diye karşılık veriyorlar. Böylece anlaşılıyor ki, öpücüğü koyup "Merhaba!" diye girenler eski; demeyenler ise, benim gibi, yeni müşteri.Hayattan samimiyetler biriktirdi Suat Sezer... Yaşanabilirlikleri kadar yalın anlar, uzaklıkları kadar yakın insanlar, gerçeklikleri kadar sıcak sohbetler topladı... Dile döktü onları yıllar boyunca, azar azar... Şimdi, her biri beklenmedik bir sıcaklıkla size ulaşan, içinize işleyip orada kalan tüm bu öyküler, Merhaba Meyhanesi’nde... Bir okuru olarak bu kitap benim için, Suat Sezer’in "merhaba"sıdır... -Sunay Akın-
2. Hamur