Adam ruhuna seslendi:
“Beni duyuyor musun?”
“Evet, seni duyuyorum” dedi ayna.
Tekrar seslendi, “hala duyuyor musun?”
Ayna cevap verdi:
“Daha ne kadar emin olamayacaksın, daha kaç işaret göndermemiz gerek özüne ulaşman için?”
Adam hiçbir şey anlamadı. Ne zırvalıyordu sahi bu ayna? Ayna anladı, zamanı değildi. Adam tekrar seslendi:
“Sesimi duyan var mı?”
Ayna gülümsedi, içerde olan herkes ve her şey sakindi.
Bilgi, görmek ve duymakla ilgili bir kavram değildir. Bilgi okunmaz, bilgi hissedilir. İdrak edebilmenin tek yolu bilginin nüfuz etmesidir. Kana karıştıktan sonra uzunca bir yol kat etmesi, değişim ve dönüşüme yol açmasıdır. Yoksa bilmek, sadece bilmektir.
Şimdi buradasınız, bilmeniz değil kana karışması için. İçerdeki sayfaları yavaşça ve ruhunuzun sesini duyarak çevirin ve lütfen acele etmeyin, zira hızınız anlamsızca tekrar bu arka kapağa ulaşmanızdan başka işe yaramaz. Yazılanlar, ayna tutulanlar az önce yukarıda bahsettiğim adamdan öteye gitmez. Görmek yalnızca bir yetidir. İdrak etmek ise güçlü bir yetenek. Siz ise yeteneklisiniz. Ben size, yani bize inanıyorum. Ve ruhunuza mesafeli olursanız özünüze asla ulaşamazsın. Özünüzü gördüğünüz noktada ise ‘bizi’ bulursunuz.
Hoş geldin biz`e...