Gerçekte psikolog olmasına rağmen şimdi bilge, üstat gibi unvanlarla anılıyordu.
Mekânsız’ın yanındaki adam tekrar eliyle sus işareti yaptı, sustular.
Yaşlı bilge hayali alemde tüm tarihin en büyük ressamını seyre dalmış. Merakla bekliyor ne çizeceğini. Hayranlıkla izliyor fırça darbelerini.
Ressam ilk fırçayı vurunca bir çığlık koptu. Bu içine mutluluk doldurulmuş acı bir çığlıktı. Ressam Zaman bir bebek resmi çizdi, tuvalin köşesine. Küçük bir resim… Anlaşılan tablonun çok küçük bir parçasıydı bu bebek. Bebek resmiyle birlikte kesik kesik ağlama sesi duyuldu. İlk resimden sonra ressamın fırça darbesi hızlandı. Bebeğin etrafına anne, baba çizdi. Arkasından dede, nine, amca, hala, dayı, teyze çizdi. Gülen eğlenen insanlarla ilk kareyi tamamladı.
Zaman devam etti. Bu resme daha yeni başlamıştı. Ressamın fırçasında sihir vardı sanki çizdiği her şey hayat buluyordu.
Bu mutlu sahne karşısında üstat da mutlu oldu. Çevresindekilerin duyacağı sesle güldü.