Mezopotamya; içinde barındırdığı Kürtler, Türkler, Ermeniler, Araplar, Süryaniler, Yezidiler, Museviler, Keldaniler ve Nasturilerle sarmalanmış bir coğrafyadır. Mehmed Uzun, bu coğrafyadan seslenir okura. ‘Tekerrür eden tarih’i anımsatmak, unutulmuş her şeyi gün ışığına çıkarmak ve acıların yinelenmesine engel olmaktır amacı.
Bunu, Mezopotamya’yı duyumsadığı dille, Kürtçeyle yapar. Dirilttiği sözcükleri harmanlar, modern bir kurguyla okura sunar.
Kendisini mazlum ve çaresizlere ait bir yazar olarak görür ve romanlarında onları hikâye eder. İnsanlık tarihini aydınlık ve karanlık kelimeleriyle özetler Mehmed Uzun.
O, aydınlık sevdasının peşinde koşarken yolu yarım kalır. İstemese de okurlarıyla vedalaşmak zorundadır.