İnternet, televizyon, magazin ve müzik; artık hiç olmadığı kadar hayatımızın içindeler. İş yerinde, evde, kamusal paylaşım alanlarında ve yolculuklarımızda... Belki de günümüzün çok az bir kısmını medyatik seslerden, sembollerden ve etkileşimden uzak geçirebiliyoruz. Şüphesiz, medya ve iletişim dünyasında geçirdiğimiz zamanlar tümüyle boş ve anlamsız değil. Bazen tek başımızayken bazen de başkalarıyla birlikteyken; televizyon bizi eğlendiriyor, internet arkadaşlarımızla iletişim kurmamıza yardımcı oluyor ve haberler çevremizde olanlar hakkında bilgiler vererek, küresel imaj ve kültürel kodları anlamamız için bize imkânlar sunuyor.
Fakat gündelik rutinlerimizi değiştirmede etkin olan medya kaynaklı kültürel formlar, bizi, hayatımızda sıkı sıkıya koruduğumuz anlamlı alışkanlarımızdan uzaklaştırabiliyor da. Popüler kültür; tüketim geleneklerimizi, iletişim biçimlerimizi ve zaman kavramımızı fazlasıyla dönüştürdü. Artık sosyal medyada daha çok vakit harcıyor; alışveriş ibadethanelerini temiz havaya tercih ediyor ve buluşmalarımızı prime-time dizilerine göre ayarlayarak, birbirimizle hasbihâl yerine, dizilerin kurguladığı başka bir dünyada geziniyoruz. Televizyona, internete ve onlarla yaygınlaşan popüler kültüre uzaktan bakmıyor; onları bizzat yaşıyoruz. Elinizdeki bu kitap; diziler, yarışma programları, talk-showlar ve sosyal yaşam arasındaki ilişkiyi, etrafımızı her gün daha çok sarmalayan popüler kültür bağlamında ele alıyor.