İster yabancı, ister garip, isterse farklı olsun her durumda, ben ya da biz gibi olmayanı tanımlayan çok sayıda önad için ortak paydadır öteki. Ve öteki’yi öteki yapan süreçlerin kavranması, başta kendi koordinatlarımızı çıkarabilmek bakımından yaşamsal bir öneme sahiptir. Böylesi bir itki ile elinizdeki çalışmada Louis Massignon’un "Ötekini anlamak için onu kendimize katmak değil onun konuğu olmak gerekir." sözünden hareketle kültürel karşılaşmalarda ötekinin inşa yollarından en bilineni ve en ses getireni olan oryantalizmin medya yansımalarındaki izi sürülmektedir. Medya ve Oryantalizm çerçevesinde, medya alanında hem güncel hem de tarihsel örneklerle geleneksel "Batı ve gerisi-West and the rest" kavramı ekseninde kültürel karşılaşma ve temsillerin ne ölçüde diyalojik, çok yönlü ve çok sesli olduğu sorgulanmaktadır. Kuramsal ardalanı birçok "medyada ötekileştirme" tarzı ve örneği üzerinden ele alınmakta olan ötekileştirme olgusu ve ötekileştirmenin bir biçimi olarak Avrupa-merkezci tarih yazımına ve bir o kadar da "anti-İslamizm"e dayanan oryantalizm diğer bütün etnik, ırksal veya dini gruplara beslenenden daha fazla önyargının beslendiği ve Batı merkezli bir temsil içinden tanımlanan Doğulular, Asyalılar ve/veya Müslümanlar’ın medyada temsil örnekleriyle eleştirilmektedir. Orient Express’te en az öteki kadar kendimizi de keşfetmek üzere keyifli bir yolculuk dileğiyle...