Bilgi, iletişim ve kitlelerin hareketlendirilmesi milenyumdaki temel kavramlar haline gelmiştir. Yaşamdaki her değerin, karşımıza çıkan her bir yenilikle birlikte, düşünebileceğimiz her kavramın yeniden yapılandırıldığı bir dönemden geçmekteyiz. Dün bildiğimizi düşündüğümüz her şey bugün bambaşka bir perspektifle ve dijitalleşmiş görünümüyle karşımıza çıkmakta. Bir yanda, medyaya ile çepeçevre sarılmış durumda olan günümüz insanı, ne kadar bilgili, becerili olursa olsun kitle iletişim araçları, yeni medya ve dijitalleşme kavramları karşısında savunmasız kalmaktadır. Bir diğer yanda ise modern dönemin bulguları, bizlere daha çok şeyi gözlemleyebilme, anlayabilme ve çözümleyebilme olanağı sağlayabilmektedir. Bu nedenle, akla gelebilecek her bir disiplinle birlikte toplumun ve bireyin yeniden tanımlanması, iyiyi doğruyu yapılandıracak şekilde yeniden konumlandırılması gerekmektedir. Etik de bu değişimlerden üzerine düşen payı alarak, değişerek, farklılaşarak yeni değerler sistemi içinde yeniden tanımlanarak ele alınmak ve daha hassas bir şekilde değerlendirilerek, dijitalleşmek, hız kazanmak ve her bir disiplin ile olan ilişkisini yeniden yapılandırmak zorundadır.