Meşhur yazar R…, kendi hiç farkında olmasa da gizli biri tarafından ölürcesine sevilmektedir. Platonik aşkın doruklarındaki kadın, ta çocukluğundan beri tutkundur ona. R…, bu kadının varlığını biraz dağlarda dolaştıktan sonra Viyana’ya evine dönünce ondan gelen uzun bir mektupla öğrenmiştir. Mektup bittiğinde hep kendisini sevmiş, kalbine yabancı bir aşk girmemiş, hatta türlü vesilelerle odasına kadar girmiş, hayatını kendisine adamış meçhul kadının hissiyatına vâkıf olur. Ancak *meçhul sevgili* hep meçhul kalır. Çünkü bu mektup aynı zamanda bir ölüm haberidir de…
O vakitler yalnız sende yaşıyordum; senin bütün kitaplarını satın alıyordum. Gazetede senin ismini gördüğüm vakit benim için bir bayram günü oluyordu.
Kitaplarını o kadar tekrar tekrar okudum ki onların her satırını ezberden bildiğimi söylersem bana inanacak mısın?
Eğer beni gece yarısı uykumdan uyandırıp senin kitaplarının herhangi bir satırını yanımda söyleseler hâlâ bugün bile, on üç sene sonra, bir rüyada gibi o satırdan sonrasını okumakta devam edebilirim; çünkü senin her kelimen benim için bir İncil, bir dua idi.