“Bu kitabın kaçınılmaz bir gücü var; katışıksız ve ele avuca sığmaz keskinliğinin okurları etkilememesi mümkün değil.” –Time
“VE Buna İlerleme Dedİler. İlerleme! Söylüyorum Sana, İnsan Beynİnİn Buluşlarinin Pek Azi İlerlemeydİ.”
“Fikirlerin romancısı” Aldous Huxley, 20. yüzyılın en önemli distopya yazarlarından biri. Cesur Yeni Dünya ve Ada’yla birlikte yazarın üç vizyoner klasiğinden biri sayılan Maymun ve Öz ise bunların içinde en karanlık olanı. Senaryo formunun kullanıldığı bu kitap, yazarın kurgunun yanında biçimde de yaratıcılığını gösterdiği deneysel bir roman.
Hollywood’da sıradan bir gün. Kahramanlarımız kenara atılmış senaryolardan birinin cazibesine kapılır ve biz de kendimizi bu senaryoyu okurken buluruz. “Maymun ve Öz” başlıklı bu tuhaf metinde anlatılanlara göre, Üçüncü Dünya Savaşı neredeyse tüm dünyayı yıkıma uğratmış, nükleer ve kimyasal silahlar uygarlığın sonunu getirmiştir.
Yıkımdan etkilenmeyen bir grup biliminsanı, Kaliforniya’ya bir inceleme gezisi düzenler. Bu kişilerden biri olan Dr. Poole o bölgede yaşayanlar tarafından tutsak alınır. Bu insanlar, Şeytan’ı yücelten yeni bir inanç sistemi kurmuşlardır. Dr. Poole, Şeytan’ın ve kötülüğün nasıl bir hâkimiyet kurduğunu öğrendikten sonra, artık oradan uzaklaşması gerektiğini anlar.
Uygarlığın teknolojik ilerlemesi nereye varacak? Savaşlar ve nükleer silahlanma dünyayı nereye götürecek? İnsan, kime ya da neye doğru evrilecek?
Maymun ve Öz, Şeytan’ın boynuzları tarafından çizilen bir din, etik ve evrim üçgeni.