Tükendi
Stok AlarmıCici Kuş’la bahçede oturuyoruz. Kış bitmek üzere ama nerdeyse yazdan kalma bir gün. Az önce içtiğim çorbanın tadı hâlâ damağımda. Felix’i bekliyorum.
Cici Kuş tüm yapraklarını dökmüş kayısı ağacının alt dalına gidip konuyor. Kenan’ın sesini duyuyorum uzaklardan. Rüzgâr hafif esintilerle avludaki brandada ses çıkarmaya başlıyor. Rüzgârlı havaları Kenan nasıl da severdi. Sinan’a kalsa o tam bir yaz çocuğu. Sıcaktan hiç şikâyet etmez. Bahçenin her yerinde onların nefesi geziyor. Bu kış öyle özlüyorum ki onları. Sinan hep kitabını alıp şu köşede çalışırdı. Kimseye kaptırmaz bu köşeyi. Bir keresinde komşumuz Nefise Hanım oturmuştu da kadını oradan kaldıracağım diye bin tane numara çekti. Sonunda başardı. Rüzgâr estikçe gözlerim yaşarmaya başladı. Ben rüzgârda hep ailemi anımsarım. Sanki geziniyormuş gibi bahçenin her köşesinde. Cici Kuş, Sinan’ı gördü mü beni bile unutur. Peşinden ayrılmaz. Sen de üzülüyorsun, biliyorum Cici Kuş. Ah, benim yüreğim parçalanıyor bazen. Bir de Felix kalkmış, benden yüreğimde bir yer istiyor. Öylesine param parça ki nereye nasıl sığdırayım...