Yalnızlık, kimi zaman bir kaçış, kimi zamansa bir teselli… Bazen mecburiyet, bazen de kabulleniştir yalnız bırakılmışsak eğer. Ve sonrasında yalnızlığı tercih edişlerimiz başlar bir kısmımız için. Tam da bu noktada insan, kaçmak ister korkulu kalabalıklardan. Zor da olsa huzuru yakaladığı yalnızlığa yük olur ikinci bir kişi. Her ne kadar dertlense de kendisine kendi halinden, cesareti yoktur dermanını aramaya. Bütün çıkış yollarını kapatır beşeriyet tünelinin. Öyle bir noktaya gelir ki ya çıkmaz tünelde hapsolacağına ya da ilahi olan daimi sevgiyi arayacağına inandırır kendisini. Halbuki o yolu çıkmaz yapan da tercihini yalnızlıktan yana kullanan da kendisidir, fark edemez.
Mavera, yalnız bırakılmış, yalnızlığı dost edinmiştir; fakat içten içe de dertlidir durumundan. Hüznü de huzuru da kendisi ile yaşamış genç bir bayan. Bu nedenle cesareti yok, kendisini kendisinden çekip almaya. Arayışları var sevginin hakikatine dair. Bir de susturmaya çalıştığı iç sesleri....