Büyük bir sandık duruyordu kapının önünde. Merakla ve bir o kadar özenerek açtım sandığı. Lükens ayaklı bir çalışma masasıyla baş başaydım. Dostluğumuz tâ Âherli Zamanlar’a dayanan şair yollamıştı masayı. Komşumun yardımıyla kütüphaneme yerleştirdik onu. Akordeon kapağını açtığımda Café de Flore’da üzerine bir şeyler yazdığım krokiyle göz gözeydim. Kâğıdı yine ters yüz yaptığımda karşıma Fransızca şu cümle çıktı: “Écris moi…”