Tükendi
Stok AlarmıElinizdeki kitap, dört denemeden oluşuyor. *Latin Amerika’da Feodalizm ve Kapitalizm* 1971’de Left Review’de, *Politiğin Özgünlüğü* 1975’te Society dergisinde yayımlanmıştı. Öteki iki deneme, *Faşizm ve İdeoloji* ile *Bir Halkçılık Denemesi* ilk kez bu kitapta yer alan denemeler.
İlk Türkçe baskısı 1998’de, İdeoloji ve Politika başlığıyla Belge yayınları tarafından yayımlanan Marksist Teoride Politika ve İdeoloji Kapitalizm-Faşizm Halkçılık, polemik uslubuyla yazılmış bir kitaptır. Laclau, kitapta yer alan denemelerinde 1970’li yıllarda Andre Gunder Frank’ın feodalizm-kapitalizm, Immanuel Wallerstein’ın üretim biçimi-ekonomik sistem üzerine görüşlerinin eleştirel değerlendirmesini yapıyor. Nicos Poulantzas’la Ralph Miliband arasında süren devlet, devletin göreli özerkliği tartışmalarına ikisinden de farklı bir açıdan katılıyor.
Kitap, *üretim ilişkileri*, *üretim biçimi*, *toplumsal formasyon*, *devlet*, *sınıflar*, *siyaset*, *ideolojik devlet aygıtları*,*devletin göreli özerkliği*, *sınıf hareketi-halk hareketi*, *hegemonya* vb. başlıklarında ortaya koyduğu soru, tez ve eleştirilerle siyaset teorisine ilgi duyanları bu çok sözü edilen konular üzerinde yeniden ve başka türlü düşünmeye özendiriyor. Kitabın yeni baskısı, okuyucuya yazıldığından 40 yıl sonra, Laclau’nun soru ve tezlerini yaşanmış pratiğin sınavından geçirerek tartma olanağı sağlıyor. Kitapta sorgulanan, eleştirilen, yeni yaklaşımlar geliştirilen sorunsallar, bunlara Laclau’nun verdiği yanıtların doğruluğu yanlışlığı bir yana, Marksist siyaset teorisi açısından kritik önemlerini koruyorlar: Üretim biçimi-ekonomik sistem kavram ve tanımları, sınıfsal oluşumlarda ekonomi-siyaset-ideoloji ilişkisi, halk hareketi-sınıf hareketi vb.
Laclau’nun Erich Fromm’dan aktardığı şu sözler ise, birey insanın 1930’lu faşizm yıllarında olduğu gibi bugün de yüz yüze olduğu evrensel ikilemi özetliyor: *Birey, ya…sevgi ve üretici çaba sayesinde dünyayla bütünleşecek ya da kendisi dışındaki kuvvetlere kör bir şekilde bağlı kalmak suretiyle güvenlik arayacaktır ki bu da onun özgürlüğünü ve bireysel bütünlüğünü kaybetmesine sebep olacaktır.*