* Türk Edebiyatı tarihi her şeyden önce hayatlarını İslami hassasiyetlerin çiçeklendirdiği şair ve yazarların her bakımdan zengin varlığının tarihini ifade eder. Köklerini Kutadgu Bilig’de bulduğumuz bu edebiyatın Anadolu’daki macerası, divân, halk, tekke şairlerinden gölge oyununa kadar sanatın, edebiyatın, kültürün her alanında bir çiçek bahçesini andırır. Bu bahçe, Cumhuriyet’imizin sonrasında da elbette bahçıvansız, çiçeksiz, meyvesiz kalmamıştır.
Mehmet Âkif İnan, Türk edebiyatını ifade etmeye çalıştığımız gibi, türlü çiçeklerin açtığı bir büyük bahçe olarak görür. Tarihinden uzak kaldığını düşündüğünü her hususa eğilir, yaşadığı zamanda tarihin içinden gelen bir ses olmak ister. Adını aldığı İstiklâl Marşı şairimiz Mehmet Âkif Ersoy’un ve üstadı saydığı Necip Fazıl Kısakürek’in peşinden girerek edebiyatımızın, düşüncemizin geçmişle irtibatını kurmaya çalışır. İnan’ın düz yazıları, şiirleri kadar sosyal hayatın içindeki tüm aksiyonları da bu amaç doğrultusundadır. İnan, Cumhuriyet sonrasında Mehmet Âkif, Necip Fazıl ve Sezai Karakoç gibi güçlü şair ve yazarlarca sürdürülen *İslamcı Edebiyat* çizgisinin, 1960 sonrasındaki önemli temsilcilerinden biri olarak karşımıza çıkar. Şiirleri ve düzyazıları, Büyük Doğu, Diriliş, Edebiyat, Mavera gibi dergiler çevresinde gelişen bu edebiyat çizgisinin içinde kendine has bir yere sahiptir. ‘Mağrur’luğu, taşımaya ömrünü adadığı yükün biricikliğinden; ‘tenha’lığı, türküsünü her dinleyeninden can kulağı istemesindendir.
Türk Edebiyatı’nın tüm yükünü, yaşadığı zamanda büyük içtenlikle omuzlamaya çalışmış şair, yazar Mehmet Âkif İnan’ın hayatı, edebi kişiliği ve eselerini ele almaya gayret eden bu kitap, umuyoruz ki onu tanımak isteyenler için bir kapı aralar.*