Oda adeta babamın er meydanı gibiydi. Tek kişi kavrayamıyorlar, biri omzundan tutuyorsa diğeri ayağından tutmaya çalışıyordu. Babamın her ikisini de devirmesiyle, üçüncüsü boğazından tutup diğer ikisinin saldırıya geçmesini bekliyordu.
Sonunda onu deviremeyeceklerini anlayan bir tanesi, beline takılı olan copu çıkartıp babamın ağrıyan omuzlarına doğru vurmaya başladı. Kardeşlerimin çığlık sesleri, oturduğumuz sokağı çınlatıyor ama kimse yardımımıza gelmiyordu.
Tıpkı Hatice teyzenin evine perdenin arkasından baktığımız gibi...
Eminim onlar da korkuyla bize pencere perdesi arkasından bakıyorlardı.
Lulubar inci yağmuru demektir. Elinde tuttuğu inci ile kendini avuç içlerinden gitmiş.İnci yağmuru toprağa düşmüştü bize bıraktığı son inci tanesiyle……