İngilizcede (ve Fransızca`da) aşkı tarif ederken *düşmek* fiilini kullanırız: to fall in love (aşka düşmek).
Alain Badiou bu konuda kaleme aldığı o harika Aşka Övgü kitabında, *aşka düşmek* ile ilgili çöpçatanlık ajansları ve uzmanlar aracılığıyla *uygun bir partner bulma arayışı*nı karşı karşıya koyar: Böyle bir arayışta, düşüş olarak yerleşik olarak hayatımı rayından çıkaran ve yeni bir özne olarak yeniden doğmama vesile olan çılgın bir olay olarak aşkın kendisi büsbütün kaybolur.
Lubitsch’in Ninotchka’sındaki ikili düşüşle olan şey bu değil midir? Ninotchka çılgınca gülmeye başladığında hem kahkahaya hem de aşka düşer.