İnsanlığın yaşadığı her bir dönemin ruhu olduğu ve olayları şekillendirdiği ifade edilir. Buna zamanın ruhu denir. Zamanın ruhunun farkında olanlar, algılayanlar ve proaktif çözümler üretebilenler, mevcut ve gelecekteki sorunları çözmeye herkesten daha yakın olurken zamanın ruhunu yakalayamayanlar, geride kalır ve yok olurlar.
21’inci yüzyılda zamanın ruhu yoğunlukla “hız”, “ağ”, “teknoloji” ve “akış” kelimeleriyle ifade edilmektedir. Herşey teknolojiden nasibini almakta ve bir yerden bir yere hızla ve ağlar vasıtasıyla akmaktadır. Bir yerden bir yere akan sadece bilgi, ürün, hizmet veya para değildir; değerler ve insanlar bile zamanın ruhuna uygun olarak bir yerden diğerine akış hâlindedirler.
Bir mal ya da hizmetin üretilen yerden ihtiyaç olan yere akışı olarak tanımlanan lojistik akış sürecinde sadece insanların ihtiyaçları karşılanmakla kalınmamakta aynı zamanda ciddi anlamda istihdam da sağlanmaktadır. Lojistik endüstrisi çevresel koşullardan daha fazla etkilenmekte ve geliştirdiği devrim niteliğindeki yöntem, teknik ve usullerle dünyanın maruz kaldığı bu küresel akışı yönetmeye çalışmaktadır. Küresel akışın yönetilmesi sürecinde müşterilerin gereksinimleri de sürekli değişiklik göstermekte ve bu değişimi yönetebilmek için daha fazla uzgörü yeteneği ve çalışmaları gerektirmektedir.
Lojistik alandaki artan uzgörü ihtiyacını karşılamak amacıyla alanında uzman otuz beş bilim insanı bir araya gelmiş, disiplinlerarası ve farklı uzmanlık bakış açıları ile lojistiğin geleceğine ilişkin uzgörülerini Türk iş dünyası, lojistik sektörü profesyonelleri, akademisyenler, lojistik alanında öğrenim gören öğrenciler ve konuyla ilgili tüm insanlarla paylaşmak amacıyla “Lojistik Gelecek” adlı kitabı kaleme almışlardır. Eser dört kısım ve yirmi dokuz bölümden oluşmaktadır.
Bu eser, pandemi döneminde yurdumuz insanlarının ihtiyaçlarını karşılamak için zaman mevhumu gözetmeden ve canlarını ortaya koyarak emek sarf eden hayatta olan ve olmayan tüm sağlık ve lojistik çalışanlarına ithaf edilmiştir.