Çocukluğumun bir bölümü Ege`nin şirin bir kasabasında geçti. Bir akşam üzeri babam ve erkek kardeşim Joly isminde beyaz bir köpekle eve geldiler. Mutluluktan havalara uçtum. Boyu bana yakındı, çok hareketli hem de çok sevimliydi. Bahçede doyasıya oyunlar oynayıp önüne de yemeğini koyduktan sonra biz de yemek için eve girdik. Hızlıca karnımı doyurup bahçeye çıktığımda joly çoktan kaçmış, soluğu sahibinin yanında almıştı. Tabi ağlaya ağlaya ben de peşinden. Ama joly sahibini ve yuvasını bırakıp bir daha bize gelmedi.
Bu sevimli dostlarla ilgili çocukluğumdan hatırladığım ilk anım buydu. Onlarla birlikteliğim çok kısa sürse de, o günden sonra aramızda güçlü bir sevgi bağı oluştu. Nerede karşılaşsam en küçük selamıma, en içten karşılığı verdiler. Asıl onların dünyasını tanımam birlikte yaşamaya başladıktan sonra oldu. Her yeni günde, yeni şeyler keşfetmemi sağlayan sessiz dostlarım sayesinde yarım kalan hikayemi de tamamlama fırsatı buldum. Teşekkürler Lİmon teşekkürler Pamuk..
Kurnaz Pamuk, sabah gezmesine henüz çıkmıştık ki kocaman bir kemik buldu. Çok sevindiği bir sağa bir sola hızlı hızlı daireler çizen kuyruğundan belliydi. Eskiden böyle durumlarda onu kemikle yürüyüşe götürmeyeceğimi bildiği için kemiği alır hemen eve dönerdi. Ama bu gün öyle yapmadı. Önce çevresine bir göz attı. Sonra da otların çok olduğu bir yere gidip kemiği bıraktı ve koşarak bize yetişti. Onların istediği gibi uzun bir tur attık. Dönüşte kemiği sakladığı yere yaklaştığımızda acaba hatırlayacak mı diye merakla izlemeye başladım. Meğer hiç unutmamış. Koşarak gitti kemiği kolayca buldu ve bizden önce evin yolunu tuttu. Hem kemikten hem de gezmekten vazgeçmek istememiş, ve aklını kullanarak bu soruna çözüm üretmişti sonra da bütün gün kemiği mutlu mutlu kemirdi.