Dünyaya sığamamış bir türlü Lenz, ne çocukluğunda aldığı din eğitimi ne gençliğinde parçası olduğu edebiyat çevreleri içindeki akışlara bir yön verebilmiş. Nereye gitse, kime elini uzatsa yetmemiş, yetişememiş, zihnindeki yaraları iyileştirecek bir yol açılmamış önünde, bir dönem derslerini takip ettiği Kant’ın kuramları da şifa olamamış bu kırılgan ruha, ne de onun önerisiyle yaptığı Rousseau okumaları.
Büchner’in metni Lenz’i 20 Ocak-8 Şubat 1778 tarihleri arasında Strazburg’un bir dağ köyünde yakalıyor, içindeki çalkantıyı yatıştırmak umuduyla sığındığı sosyal reformcu papaz Oberlin’in himayesindeyken. Ama olmuyor, bu kısacık zaman diliminde bile fırsat bulduğunda kendine zarar vermekten geri durmuyor Lenz, hiç istemese de yanlarında kaldığı ev halkını sürekli tedirgin ediyor. Geçirdiği sert krizlerden birinin ardından gerisin geri şehre gönderiliyor bu sarı bukleli, mahsun yüzlü genç adam.
Büchner bu novellayı yıllar sonra tesadüfen eline geçen Oberlin’in günlüğünden yola çıkarak yazmış, Lenz’in genç yaşında Moskova sokaklarından birinde ölü halde bulunduğu o haziran gününden yıllar sonra.