*Belki de ben çocukken dinlediğim masallara fazlaca kanmış biriyim... İki kardeş vardır, yol ayrımında biri kuru yoldan gider, biri bataklık yola sapar... Kuru yola giden eli boş döner, hemen anlatılıp geçiştirilir onun macerası, bataklığa sapan yoluna devam eder ve elinde sihirli bir şeyle geri dönen de o olur. Ben de masallardaki gibi iyi kitabın aklın gitme dediği yere gidilerek bulunabileceğine inanıyorum.*
Pelin Özer, onunla bir arada yaşayarak, konuşmalarını sessiz bir gölge gibi dinleyerek, Latife Tekin’le uzun bir söyleşiye oturuyor. Romanlarının sırrına ermek için yola çıkıyor, onun büyük bir derinlik ve samimiyetle anlattıklarını kaydediyor. Latife Tekin adeta kendi kendine konuşur gibi evinden, çocukluğundan, ailesinden, köklerinden, yoksullardan, iktidarlardan, masumiyetten, yaşamın ve yazının sesinden söz ediyor. Ortaya, soranla cevaplayanın uyum içinde birbirine geçtiği, okuyanı da içine çeken bir kitap çıkıyor.
*...içlerinden bir ateş geçerek, dilin ve sözcüklerin peşine takılıp yazma tutkusuna kapılanların okumaları gereken bir kitap bu.* Oya Baydar