Adını büyülü ve kutsal çiçek olan Lâleden alan, bu kısa devir; sefâhat âlemleri, çırağan eğlenceleri, uzun kış gecelerini ısıtıp, renklendiren helva sohbetleri ile dünyanın şahdamarının başını döndürmüştür.
Dengelerin alt-üst olduğu Lâle Devri’nde; altını sollayan sihirli çiçek, insanımızın bir bakıma havası, suyu ve gıdası olmuştur.
Ağaç, çiçek, yalı ve kasırların musiki ve şiirle yıkandığı bu barış ve huzur devri, cahil bir hamam tellâkının liderliğindeki fitne sonunda yerle bir olmuştur.
O günden bugüne Kağıthâne’nin (Sâdâbâd’ın) kalbi kırık, gözleri yaşlı. Deresini, ağaçlarını, lâlelerini, kasır ve köşklerini, güzel insanlarını ve şakrak bülbülü Ahmet Nedim’ini arıyor…