Lâl ve Hayâl’e dair
Lâl, insanın söyleyecek sözünün tükendiği andır. Artık kelimeler susmuş, sözün bittiği yere gelinmiştir. Câlib-i dikkattir, Lal ve Ahras Arapça kökenli iki kelime olup, her ikisinde de dilsiz anlamı vardır. Ama ahraz kupkuru bir suskunluk ve anlamsız bir sükût iken, lâl öyle değildir. Lâl şuurlu bir suskunluktur, anlatmak isteyip de anlatamamanın şuuru.
Bir an gelir ki kelimeler acze düşer lâl olur. İşte bundan sonra kelimeler bitmiş ve her şey hayâle teslim olmuştur. Çünkü bir yanımız lâl iken öbür yanımız hep hayâldir. Lâl ölü yanımızdır, zira ölüler konuşamaz. Ölüm öldürmüştür kelimeleri. Lâl hayâle teslim olunca hayat dirilir. Zaten hayat lâl ve hayal değil midir?