TBMM`de cami yapılması, yeni bir din sömürüsü kaynağı olacaktır. En iyisi, TBMM camiinde bir "devlet mevlidi" düzenlemek ve laiklik ilkesinin ruhuna fatiha okutmaktır.
(Cumhuriyet, 29 Ocak 1987, Siyasal Namaz...)
İlahi Erbakan! Sırası mı şimdi! Gericilik tartışması tam kızışıyorken Erbakan Hoca da ortaya çıkıverdi. Vay efendim, başörtüsü yasağı kalksınmış; "şeriat devleti" isterlermiş.
Bu Erbakan hiç uslanmayacak. Konya mitingi, 12 Eylül hareketi, Eşek Adası`nda zorunlu ikamet, Ordu Dil okulunda tutukluluk hiçbir şey ifade etmemiş. İrtica mirtica derken kabak yine Erbakan ve takımının başında patlar. Bu gidişle 12 Eylül öncesinde altı bir türlü kızarmayan kadayıfın üstü, bakarsınız yanıp kapkara oluvermiş. Üstü kapkara olmuş kadayıfı bir de "kerhen" yemek var!
(Cumhuriyet, 18 Ocak 1987, Kadayıfın Üstü...)
İrtica söylentileri başlayınca "acaba yeni bir ihtilal mı geliyor" kuşkusu yüreklerde yer etmeye başladı. İki general, üç Albay, Yönetime el koymak istedi diye "ihtilal" olmaz. Önemli olan ihtilalin koşullarıdır. O koşullar yaratılırsa bir "iktidar boşluğu" doğar; o boşluk da silahlı kuvvetler aracılığıyla doldurulur. İhtilal koşullarının oluşmasını engellemek, öncelikle sivil güçlerin işidir. "Eğri oturup doğru konuşmak" gerek. Sol kesim genellikle 27 Mayıs itilalini destekledi; sağcılar ise 12 Mart ve 12 Eylül`ü... Siyaset sahnesinde hepimiz yedek subaylık yaptık! Kimimiz 27 Mayıs`ta, kimimiz 12 Mart ve 12 Eylül`de... "Sevk" ve terhis tarihlerimiz" değişik, o kadar!..