Babam, bir suçlu gibi ezilmişti. Utancından mıdır, hırsından mıdır bilinmez, başını iki yana sallayıp durdu.
Sonra yanıma geldi. O dağ gibi adam, tam karşımda çömeldi, yanaklarımı avuçlarının içine aldı. *Yavrum, bize kışlık kavurma lazım.
Yoksa nasıl besleniriz? Karnın doymazsa nasıl büyürsün? Çelimsiz bir çocuk mu olmak istiyorsun? dedi. Kendimi tutamayarak, *Kavurma mavurma istemem.* dedim. *Kuru ekmekle kuru soğan yeter bana. İsterseniz onu da vermeyin. Yeterki kuzularıma dokunmayın!* Baktım ki babam ağladı ağlayacak. Büyük bir cesaretle son sözümü söyledim: Babacığım, hani sen beni kuzum diye seversin ya; onların
yerine…