“Yusuf atları dörtnala kaldırmıştı. Genç kız yaylının iç taraflarında bir köşeye büzülmüş ve elleriyle iki tarafına sarılmış düşünüyordu. Araba taşlara çarparak fırlayınca veya hızla dönünce: ‘A! A!’ diye hafif bir ses çıkarıyor ve sonra susuyordu. Birdenbire içini endişeler kaplamıştı. Bu yolculuğun sonundan korkuyor gibiydi. Nereye gidiyorlardı? Tabii eve... Acaba hakikaten eve mi? Muazzez, Yusuf’un yüzünü arkadan ve pek az görebiliyor fakat bu çehrede neler olduğunu tamamen biliyordu.”
Özellikle romanlarında edebiyata yeni bir boyut kazandırmış, gerçekçi romanın en özgün örneklerini veren Sabahattin Ali’nin, bir solukta okuyacağınız bu eseri sizi başkahramanı Yusuf ile birlikte farklı dünyalara sürükleyecek…