Kaotik zamanlardan geçiyoruz. Bir yandan ABD ve Avrupa merkezli derin iktisadi bunalım bütün dünyayı dalgalar halinde etkisi altına alırken diğer yandan uluslararası siyasi sistem uzunca bir süredir tek -ya da çift- kutupluluktan azade (veya ‘mahrum’) bir vaziyette. Benzer bir çoğullaşma ve karmaşıklaşma kültürel alanlarda da gözlemlenmekte. Bütün bu gelişmeler küreselleşme ve yerelleşme, kısaca ‘küyerel’ dönüşümler meselesiyle yakından ilgili. Küresel ölçekte siyasi gündemi en fazla meşgul eden, "Arap Baharı" ve "Wall Street’i işgal" gibi hareketlerden mevcut ekonomik ve siyasi krizlere, bu arada Türkiye’nin son on yıldır yaşadığı muazzam toplumsal dönüşüme değin birçok gelişme de küreselleşme süreciyle yakından ilgili.