Meltem hep rüzgârdır ama rüzgâr her zaman meltem değildir.
Rüzgar Ataoğlu, aynı yetimhanede büyüdüğü haylaz bir kız çocuğu olan Meltem’e verdiği söz uğruna yaşamıştı hayatını. O söz uğruna yıllarca Meltem’in izini sürmüş ve nihayet onu bulduğunda verdiği sözü tutabilmek adına anlaşmalı bir evlilik teklif etmişti.
Oldukça basit görünen bir evlilikti bu. Sınırları olacaktı. Birbirlerinin alanlarına girmeyecekler, aynı çatı altında huzur içinde yaşamaya devam edeceklerdi. Ancak Rüzgar’ın kendince kusursuz bu planında hesaba katmadığı bir şey vardı: Aşk.
Sevgisizlikten donmuş kalbinin etrafını karısı için hissettiği sıcak duygular sardığında, Rüzgar teslim olmaktan başka çaresi olmadığını biliyordu.
Terk edilme korkusu ile karısına karşı olan duyguları arasında sıkışıp kalan Rüzgar’ın acilen bir seçim yapması gerekiyordu.
Aşk, mutluluk için tek başına yeterli olur muydu?
Daha da önemlisi…
Aşk, tüm sırların üstesinden tek başına gelecek kadar güçlü müydü?