Nasıl unutabilirdim o günü?
Babasız büyümüş olmanın yalnızlığı yine yakama yapışmış, bana yardımcı olacak bir dost bulamamanın çaresizliği içindeydim. Yanaklarıma sızan iki damla yaş daha kurumamıştı ki, âdeta gaipten geldiğini sandığım esrarlı bir sesle irkildim.
*Hoş gelmişsin kardeşim! Ben Ragıb Öncel...*
Kapkaranlık bir gecenin sonunda, haşmetli dağların arkasında palazlanan güneş gibi bir aydınlık süzülüvermişti mahzun gönlüme...
Âdeta yıllardır aradığımı bulmuş olmanın tarifsiz sevinciyle, yüzümün tutuştuğunu, kanımın durduğunu hissetmiştim. Kabarmış bir denizdeki patlayan ani bir fırtına gibi duygularım şahlanmış, gözlerimden yaşlar boşalmaya başlamıştı. Yüce Mevla’mın hazırladığı bu akıl almaz hikmetlerin sarsıcı ve savurucu heyecanıyla, karşımdaki babacan tavırlı bu değerli şahsın elini öpmek için eğildim. Bir umut kahramanı olan M. Ragıp Öncel’in, iman aşkıyla binlerce genç ruha ve kalbe nasıl dokunduğuna tanık olmaya ne dersiniz?