*Çağırmasana arkadaşlarını Derin, ayrılacağız biz. Pırıl pırıl, yepyeni eşyalarımızla ayrılacağız, daha mobilya kokularından duyduğumuz mutluluk kaybolmamışken ayrılacağız biz Derin, bu insanları niye çağırıyorsun? Bardakları bulaşık makinesinin üst rafına koymadan, banyoda yerler ıslanmasın diye bozuk duşakabini iyice kapamaya çalışmadan ayrılacağız, bu insanların haberi yok bundan.*
Ufuk ile Derin’in arasına çöreklenen sancı önce ilişkilerini, akabinde kendileriyle olan diyaloğu bozmaya başlar. Her yeri arar tararlar; salonu, yatak odasını, hafızalarını, kalplerini… karşılarına çıkan şey Kusursuz Bir Mesafe’den ibarettir.
Utku Yıldırım bu romanında günümüz ilişkilerini konu ediniyor. İlişkileri çevreleyen pek çok etmeni de irdelemekten çekinmiyor. Klasik roman kalıplarının dışında inşa ettiği evrenini, karakterlerin ruh hallerine göre bozarken karşımıza yarım bırakılmış başlıklar, paragraflar, cümleler, kelimeler çıkıyor; tıpkı ilişkiler gibi.
Herkesin suçlu olduğu bir roman bu; sadece ilişkinin tarafları değil, akıl vereni, umursamazı, aileleri, yoldan geçeni, şarkıları, okuyanı, okumayanıyla herkesin ve her şeyin suçlanabileceği bir roman.