Conor Broekhart uçmak için doğmuştu.
Hatta efsaneye göre, bir sıcak hava balonunda uçarken dünyaya gelmişti. Conor’ın İrlanda açıklarındaki bağımsız Saltee Adaları’ndaki günleri, Fransız öğretmeniyle havacılık, savaş sanatı ve bilim çalışarak geçiyordu. Bir de en yakın arkadaşı, kralın kızı Isabella vardı tabii.
Ancak mutlu günler kralın öldürülmesiyle sona erdi.
Bu ölümcül komploya tanık olan Conor cinayeti engellemeye çalışırken hain damgası yedi ve kendini dünyanın en korkunç hapishanesinde buldu.
Bu korkunç hapishanede zayıflara yer yoktu.
Üstelik Conor bazıları için *tehlike* oluşturuyordu ve yaşadığı sürece dışarı çıkmamalıydı. Zekâsıyla en azılı mahkûmları, en acımasız gardiyanları dize getirip hayatta kalmayı başarsa da kaçmasının hiçbir yolu yoktu. Tabii uçmak dışında.