Bu roman sadece var olan dengeleriokuyup yorumlamayı değil, var olan dengelerin oyun kurucu bir aktörü olmayı seçen Büyük Türkiye ideali için yazılmıştır.
Bu dengelerde devletler mi etkili, yoksa tarihin seyri içerisinde kadim gelenekleri olan ve bu geleneklerin devam ettiren gizli örgütler mi etkili ?
Tapınak Şövalyeleri, sabetayistler, Bizans Aristokratlar Konseyi, Opus Dei, Vatikan, İhvan-ı Safa, Haşhaşiler…
Bu örgütlerin karşısında ise binlerce yıllık birikimiyle Türk-İslam Medeniyetinin temsilcisi Börü Bodun…
İnsanlık tarihiyle yaşıt olan bu Hak ve Batıl mücadelesi, yüzyıl önce oduğu gibi yine Anadolu coğrafyasında düğümlenmiştir.
Börü Bodun Teşkilatının haykırdığı u ses aslında her şeyi anlatmaktadır: Allah bu ümmeti nasıl ki Oğuzların sancağı altında tek bir ümmet olarak toplamışsa, yeniden Oğuzların sancağı altına tek bir ümmet olarak toplayacaktır.