Malazgirt Savaşı, asırlar öncesinden İstanbul Fethinin müjdeleyicisi, Fatih Sultan Mehmet’e evvelden gönderilmiş bir fetihname, beklenenden önce gelmiş bir 1453 gibiydi.

İslam tarihindeki Yermük, Kadisiye gibi önemli savaşların yanıkları yıllar sonra hissedilmiş, minik kuşların büyük filleri yendiği 571’den 1071’e gelince Fil suresi tekrar tecelli etmişti. Aslında, Hz. Muhammed’in (SAV) Mekkeli müşriklere karşı mücadele ettiği o kutsi gazanın (Bedir) şeref mevkiine sahip olan Malazgirt Muharebesi, Haçlıların mağlup olup Kudüs Kralı’nın esir alındığı ve İsa’nın üzerindeki “Gerçek Haçın” Selahaddin Eyyubi’nin eline geçtiği 1187’deki Hıttin Muharebesinin de önünü açmıştı.

Adeta “Hilal ve Haç” mücadelesine dönüşen Kartalların Savaşında asker kökenli Bizans Kartalı Romanos Diogenes ile Koruyucu Selçuklu Kartalı Alparslan, Anadolu’ya talipti. Bu kitaba konu olan bu iki cesur kahraman almış oldukları yegâne ve riskli kararlar ile sahip oldukları millet ve devletlerin alınyazılarını belirleyeceklerdi.

İslam çağrısıyla Malazgirt’te kopan ne kıyametti;
Bu davet, ‘fethin babasına’ sanki ilahi bir kametti!