Ertesi gün fabrikaya gitmedim. Saat iki buçuğa doğru Tiergarten’den geçerek Maria Puder’in oturduğu eve yaklaştım. Acaba erken mi? diye kendi kendime soruyordum. Sabaha kadar uykusuz kaldığını, geceki işinin yoruculuğunu düşünerek onu rahatsız etmekten çekiniyordum. İçimde ona karşı tarifi imkansız bir şefkat vardı. Yatağında nasıl uzandığını, nasıl ağır ağır nefes aldığını, saçlarının yastığa nasıl serildiğini tasavvur ediyor ve hayatta bu manzarayı görmekten daha büyük bir saadet olamayacağını düşünüyordum.
O zamana kadar bütün insanlardan esirgediğim alaka, hiç kimseye karşı tam manasıyla, duymadığım sevgi sanki hep birikmiş ve muazzam bir kütle halinde şimdi bu kadına karşı meydana çıkmıştı.
Kürk Mantolu Madonna ölümünden 70 yıl sonra bugün gördüğü ilgi sebebiyle edebiyatımızın en önemli şahsiyetlerinden biri olan Sabahattin Ali’nin ustalığını bir daha kanıtlayan duygusal roman.