Bu kitap, temelleri yüzyıllar öncesine dayanan bir ilişkiler ağı içerisinde olduğumuz bugünün Rusya’sı ile geçmişten bu yana süregelen kimi zaman rekabet kimi zaman ise ortaklık olarak tanımlanabilecek bağımızın kökenlerini aydınlatıyor.
Her iki devletin stratejik çıkarlarının çoğu zaman çalıştığı ancak bazı noktalarda ortak düşmanlardan ötürü kaçınılmaz ortaklığa gönüllü veya zorunlu olarak sürüklendiği girift bir ilişki sisteminden söz ediyoruz. Dini veya etnik olarak aynı noktada buluşması mümkün değilmiş gibi görünen bu iki coğrafya, her iki toplumun da bir şekilde kültürel ve jeopolitik durumlarını belli asgari seviyede tutabilmek için nasıl birbirine mecbur olduğunu daha net anlayabiliriz.
Umarız bu kitap, bugünün neden böyle olduğu sorusunun sebeplerini dün yaşananların sonuçlarını anlatarak daha kavrayıcı bir şekilde idrak etmenize katkı sunar. Ve elbette gelecek nasıl olacak sorusunun cevabının da bugünün sonuçları ile şekilleneceği kaçınılmaz olacaktır.