Şimdi şöyle soralım: “Eğer Rasûlullahsallallahualyhi ve sellem’e tâbi olabilme imkânı veren sünneti korunmamış olsaydı ashâb-ı kiramdan itibaren kıyamete kadar gelecek olan bütün Müslümanlar işaret ettiğimiz âyetin gereklerini nasıl yerine getirebilirlerdi? Bu âyetin gereklerini yerine getirmek hangi yolla gerçekleşecekti? Allah’ın razı olduğu din, kâmil bir dindir, nimeti onunla tamamlanmıştır ve dinin tamamı yaşanmak durumundadır. O hâlde Sünnet gerektiği gibi muhafaza edilmemiş olsaydı dinin kemâlinden söz etmeye imkân var mıydı? En başta değindiğimiz âyetin yaşanması mümkün olabilir miydi? O hâlde sünnetin muhafaza edilmesi aynı zamanda Yüce Allah’ın teminatını verdiği Kur’ân-ı Kerîm’in muhafaza edilmesinin kapsamı içerisinde görülmelidir.