Kur’an-ı Kerim akıl, can, mal, namus ve din güvenliği, sorumluluk bilinci, kalite, çalışma, inceleme-araştırma, adalet, yardımlaşma ve mümin otoriteye itaat: emrin mahiyetini tartışmak yerine fiiliyata geçirme gibi evrensel ilkeleri uygulayan herkesi taşıdığı etikete; sahip olduğu isim ve sıfata bakmadan başarıya götüren bir rehberdir. Kutlu Sahabe neslinin, onun gösterdiği yolu izleyerek müthiş bir silkiniş gerçekleştirmesi ve hâkim güçleri benzeri görülmemiş bir sürede dize getirmesi bunun ispatı sayılabilir. O halde, Kur’an her şeyden önce ilahî bir kılavuz olduğu bilinciyle okunmalıdır. Bunun için de insanlar meallerden soğutulmamalı, aksine meallerle daha sıcak bir ilişki kurmaya yönlendirilmelidir. "Kur’an-ı Kerim’i ne kadar ‘anlaşılmaz’ gösterirsek, onu insanların gözünde o kadar büyütmüş oluruz" mantığı bırakılmalıdır. Kur’an gayet anlaşılır bir mesajdır ve sorun, anlaşılmasında değil, uygulanmasında düğümlenmektedir. Toplum; Kur’an-ı Kerim’in, salt okunarak sonuç alınan bir tılsımlı sözler ansiklopedisi ya da dua mecmuası olmayıp dünya-Ahiret rehberi olduğunu kavramalıdır.