Tükendi
Stok AlarmıHer hayırlı işe ismi ile başlanan Yüce Allah, insanı yaratıp ona beyânı öğretmiş, ilk insandan itibaren insanoğlunu rehbersiz bırakmamış, her zaman yol gösterici peygamberler ve kitaplar ile teyit etmiştir. Nihayet tarih içerisinde bu elçilerin vazifelerini yapıp ahirete irtihal ettiği, getirdikleri kitapların ve öğretilerinin bizzat müntesipleri tarafından tahrif edildiği bir dönemden ve uzun bir fetretten sonra insanlığa son mesaj olarak Kur’ân-ı Kerîm’i ve son peygamber olarak da Hz. Muhammed (s.a.v.)’i göndermiştir. Sünnetullah gereği önceki peygamberler gönderildikleri toplumun en ileride oldukları hususlarla mücehhez olarak gelmişler ve bu alanlarda bir takım mu‘cizeler göstermişlerdir.
Dolayısıyla onların mu‘cizelerinin çoğu hissi mu‘cizelerden oluşmuştur. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in gönderildiği toplumun belâğat ve fesâhatın zirvesinde olan bir cemiyet olması hasebiyle O’na verilen mu‘cize de bu belâğat ustalarına meydan okuyabileceği, benzerini getirmekten aciz kalacakları bir kelâm olmuştur ki o mu‘cize Kur’ân-ı Kerîm’dir. Hz. Peygamber her ne kadar birtakım hissi mu‘cizeler göstermişse de O’nun hem kendi yaşadığı asr-ı saadette, hem de kendisinin ahirete irtihalinden sonra kıyamete kadar çağlar aşan mu‘cizesi işte bu Kitâb-ı Kerîm’dir.
Bu kitap hem üslubu hem de içeriği ile muhataplarını kendisinin en küçük bir bölümüne dahi benzer getirmekten aciz bırakmıştır. İşte bu sebepledir ki İslam âlimleri öteden beri hem Kur’ân-ı Kerîm’in mu‘cizeliğini ortaya koymak, hem de bu konuda İslam’a hasmâne eleştirilerde bulunanlara cevap vermek üzere Kur’ân-ı Kerîm’in i‘câzı üzerine çalışmalar yapmışlardır.
Bu çalışmaların birçoğu müstakil eserler olarak kaleme alındığı gibi konu ile alakalı yazılanların büyük bir kısmı da Kur’ân-ı Kerîm tefsirine dair telif edilen eserlerin içerisinde yer almaktadır. Kur’ân’ın i‘câzının birçok göstergesi olmakla beraber bu i‘câzın tezahür ettiği en önemli unsurların başında onun nazım ve üslubunun gelmesi, onun engin manalarının bu nadide zarflara bürünmesi, mezkûr eserlerde belâğat ile ilgili konuların işlenmesine, dolayısıyla belâğat ilminin gelişmesine vesile olmuştur. Bu anlamda belâğat konularına yer veren tefsirler bir nevi belâğatin uygulama eserleri mahiyetinde olmuş, haliyle de belâğatin zirvesi olan Kitâb-ı Mübîn’in inci gibi dizilmiş lafızlarının i‘câz perdelerini aralayarak engin manalarını izhar ve beyan etmenin meydanı olmuşlardır.
Şüphesiz Belâğat ilmi müfessirlerin kendisinden müstağnî kalamayacakları ilimlerden biridir. Bununla birlikte bazı müfessirler bu ilme ayrı bir önem ver- mişlerdir. Belâğat ilmini tefsirlerinde maharetle uygulayan eski birçok müfessirin yanında muasır bazı âlimler de eserlerinde bu konuya özel yer vermiş ve çeşitli açıklamalarda bulunmuştur. Bunlardan biri de 1436/2015 yılında vefat eden Vehbe Zuhaylî’dir. Müfessir, et-Tefsîru’l-Münîr adlı eserinde belâğat konusunda geçmiş ulemanın miras bıraktığı engin birikimden istifade etmiş, ayırdığı
müstakil bölümlerde bu ilme dair ıstılahlara yer vermiş, tefsir bölümünde mana inceliklerine değinmeye çalışmıştır. Biz de bu çalışmamızda Zuhaylî’nin belâğat ilmine dair açıklamalarını bu ilmin ıstılahlarına dair başlıklar altında örneklerle incelemeye çalıştık.
Bundan maksadımız öncelikle Rabbimizin yücelerden sarkıttığı kurtuluş ipi mesabesinde olan yüce kitabını anlamaya gayret etmek, ikinci olarak da Kur’ân’ı anlama ve anlatmak için bu denli mesai sarf edip bizlere hacimli bir tefsir bırakan merhum Zuhaylî’nin eserini tanıtmak ve bu eserdeki belâğat uygulamalarını göstermektir.
Elinizdeki eser İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri-Tefsir alanında “Vehbe Zuhaylî’nin et-Tefsîru’l-Münîr Adlı Tefsirinde Belâğat İlmi Uygulamaları” adı ile 01.11.2019 tarihinde tamamlamış olduğumuz doktora çalışmamızın kitaplaşmış halidir. Dolayısıyla çalışmamızın konusunun belirlenmesinden tamamlanmasına kadar değerli rehberliği ile yolumuzu aydınlatan kıymetli danışman hocam Prof. Dr. Abdullah Emin Çimen başta olmak üzere tez jürisinin tüm üyelerine, vakit ayırıp tezimizi okuma zahmetinde bulunan ve kıymetli tavsiyeleriyle bizi yönlendiren değerli hocalarım Doç. Dr. Şaban Karasakal ve Öğr. Gör. Yahya Yıldırım’a, bu güne kadar yetişmemizde maddi manevi katkısı olan saygıdeğer büyüklerime, muhterem hocalarıma, desteklerini esirgemeyen Diyanet İşleri Başkanlığımıza, eserin basımını üstlenen Akademisyen Kitabevine, daima manevi destekleri ile yanımda hissettiğim aile efradıma teşekkür ederim.
Muvaffakiyet Allah Teâlâ’dandır.
Dr. Sinan Yıldız
Dörtdivan / Bolu
Aralık 2020 / Rebiulahir1442