Tükendi
Stok AlarmıHerkesin bildiği bir gerçektir ki, hiçbir meal Kur’an-ı Kerîm’in bizzat kendisi değildir, onu tam karşılayamaz. Ayrıca ne kadar harfi tercüme yapmaya çalışırsanız çalışın mealinizde şu kelimeyi değil de bunu tercih edecek olmanız sebebiyle yaptığınız meal yine de bir tefsir olacaktır. Bundan olacak ki, bizden öncekiler yaptıklarına tercüme değil isabetle hep meal demişler. Bütün mealler Allah kelamının beşer sözü olarak ifadesidir ve Allah ile beşer arasında ne kadar fark varsa, Allah kelamı ile beşer sözü arasında da o kadar fark vardır.
Mealimizin olabildiğince harfi ve tam mutabık bir tercüme olmasına gayret etmemizin asıl sebebi şudur: Kur’an-ı Kerîm’in bir başka dile çevirisi Kur`an olmasa bile diğer kitaplardan farklı olarak onda Allah’ın seçtiği kelimeleri ve üslubu olabildiğince muhafaza etmek gerekir, çünkü Allah’ın şu kelimeyi değil de bunu kullanmış olmasının mutlaka bir anlamı vardır.
Kur’an-ı Kerîm’i doğru anlamanın anahtarlarının onun kullandığı kavramlar ve kelimeler olduğunda şüphe yoktur. Bu kelime ve kavramların sonradan yazılan sözlüklerle anlaşılması da tam isabetli değildir. O takdirde kalan çare, ilk müfessirlerin anladıkları ve başından itibaren günümüze kadar yazılan ‘Garîbu’l-Kur’an’ kitaplarına müracaat etmektir. Biz de bu kitapların önemli olan kırk elli kadarını edinip onlara sürekli müracaat ettik.
Özellikle Râğib’in Müfredatı ve Nesim el-Halebî’nin ‘Tuhfetü’l-huffaz’ı ve ‘ed-Dürru’l-masûn’u bu konuda en temel kaynaklarımız oldu. Bunların da sadra şifa olmadığı nadir yerlerde kavramın bütünüyle Kur’an-ı Kerîm’de nasıl kullanıldığını tespite çalıştık. ‘Resul’ ve ‘nebi’ ile ‘beşer’ ve ‘insan’ kelimeleri buna birer misal olabilir.
Bu çabalar neticesinde kitabımızın sonuna Kur’an’ın temel kavramlarının ve bazı kelimelerinin kök anlamlarını da hesaba katarak Kuran’daki manalarını tespit edip vermeye çalıştığımız bir sözlük bölümü ekledik. Bunun Kur’an-ı Kerîm’i mealden anlama seviyesini bir nebze yükselteceğini düşünüyoruz.