Tükendi
Stok AlarmıMetin Önal Mengüşoğlu, her bir sıfatın başına “Müslüman” ibaresini getirmek koşuluyla bir “düşünür”, bir “yazar”, bir “şair”dir. Bu sıfatların kaleme dökülenlerinin sayısı otuz beş kitabı bulmuştur bu eserden önce. Öyle ki; her biri okuruna yeni ufuklar açacak çapta.
Mezkûr sıfatlar sadece kalemle ulaşmaz muhatabına; o, çok iyi bir hatiptir aynı zamanda. Bazı münevverlerin kalemi, bazılarınınsa hitabeti ön plana çıkar derler. Elbette her ikisini uhdesinde barındıranlar da vardır. Mengüşoğlu da onlardan biridir. Kendisini defalarca dinlemiş ve bütün eserlerini okumuş biri sıfatıyla diyebilirim ki Mengüşoğlu’nun hatipliği ve yazarlığı atbaşı gider. Birini diğerinin önüne geçirmek asla mümkün değildir. Daha on beş yaşlarında bir lise talebesiyken münazara yarışması ve şiir seslendirmek için sahneye adımını atan üstat, Siirt hariç Türkiye’nin bütün şehirlerinde defalarca konferans vermiş, sempozyum ve panellere konuşmacı olarak katılmıştır; yurt içinde Balıkesir’den Sakarya’ya, Erzurum’a ve daha birçok şehre, yurt dışında Kazakistan’dan Türkmenistan’a, Irak’ta Merbit Şiir Şöleni’ne kadar eline mikrofonu alıp misafirlerin kulağına sesini şiir suretinde duyurmuştur. Pek tabii, başta da söylediğimiz gibi, Müslümanca bir duruşu önceleyerek.
Üstada göre sanat, edebiyat, felsefe, siyaset, iktisat, tarih… kısaca entelektüel kamuda ve hayatta her ne varsa dinî-İslami’dir. Ve yahut bütün bu disiplinlerin bir İslami olanı bir de gayri İslami olanı vardır. Neticede her birine İslam noktainazarından bakılır. Dolayısıyla da “Dini siyasete alet etmek”, “Din başkadır, bilim başka.”, “din dışı şiir” gibi peşin kabuller abestir. Aksine İslam, her bir ferdin, özellikle müminin uyanık kafayla-bilinç düzeyinde gerçekleştirdiği bütün eylemlerinin temel belirleyicisidir.