İnsan ne yapar boşta kalan ellerini
Hamiya kapısı olmayan odalara sığmazken
Bunca çoğalan renk sersefil bağışla
Beklerim birisi bu odaya kapatsın beni
Kulaklarım olsun birisi beni duy Hamiya
Mualla Katip; Son dönemde okuduğum, `keşke daha çok yazıp yayımlasa’ dediğim, darası düşülmüş bütünlüklü bir sese ve içtenliğe sahip bir şair. Onun şiirlerinde doğa görünümlerinin durduğu yer, okurda yaşama sevineini çoğaltıyor. İlle de maviden hız alıyor söyleyişi, sonra kırmızıya geçiyor; çoeukluk hâtıralarının bir salmeakla geçmişten şimdiki zamana gelip gitmesi gibi öyle rahat ve lekesiz yürüyor sözcükler. Sözcüklerin de gölgesi var, sabahın odaya sızan ilk ışıklan altında dünyaya açılan bu gölgeler, ‘beni niye burada bucaktın?’ diyen bir gizli özne eliyle şiirlere yeni anlam katmanları ekliyor.
Yerle gök arasında kelebekler gibi uçuşan ve nefes alan sözcüklerden geriye kimi zaman derin bir sessizlik ve keder kalıyor. Şair, bireyde kabaran duyguları, toplumun içinde gezindiği bulvarlara, bahçelere, kıyılara çıkartıyor. Sözü havalandırıyor, bu aralıkla okurla şair göz göze gelmiş oluyor. ‘Göz’ birçok şiirin açılıp kapanan önsözü ve çıkan kısmın özeti gibi görevlendirilmiş. Kendine uzaklardan bakmayı deniyor Mualla Katip. Böylece gördüklerinin ve yazdıklarının içinde, bir mürekkep zamanda, insandan ayrı düşmüş masum duygulara yeniden arka çıkıyor Külliyen Mavi.
Şeref Bilsel