Modern Arap edebiyatının önde gelen yazarlarından Zekeriya Tamir, 1931 yılında Suriye’nin Şam şehrinde doğmuş, 1981 yılında İngiltere’ye yerleşmiş ve halen Londra’da yaşamını sürdürmektedir.
Tamir’in öykülerinde yoğun bir şekilde sembolizm görülmekle birlikte günlük konuşma diline yakın, akıcı ve zorlamalardan uzak bir üslup kullanılmıştır.
Öykülerinde kullandığı hiddet içeren ve gerginlik yaratan üslubu, okuyucuyu gerçek dünyadan alıp öykülerde geçen gizemli dünyalara sürüklemektedir.
Palyaço, muhafızlar kendisini fark etmeden saraydan kaçmayı başardı. Yıldızları, suskun geceyi, şehrin ışıklarını görünce kendinden geçti. Koşarken, gemisine, adamlarına ve sevgilisi Renda’ya
kavuşacağını hissediyordu...
Yalnız bu hayali bir süre yaşadıktan sonra kayboldu, neşesi gitti. İkinci kez, yaşlı bir karga gibi ölünceye kadar yalnız kalacağını anladı. Canı sıkılarak durdu; sırtını bir ağaca yasladı. Mavi elbisesini açarak bembeyaz bacaklarını gösteren küçük eli hatırladı. Aniden korkuya kapıldı. Biraz sonra aç, çıplak bir sürüngene dönüşeceğini ve dünyanın yeşilliğinin yok olacağını anladı.